Bir asırdan bile önce, İsviçre’de tanınmayan bir memur, fizik alanında var olan teorilerin birtakım eksiklikleri olduğunu fark etti. Dedi ki acaba ben bunları düzeltebilir miyim? Yaptığı şey o kadar önemliydi ki Time Dergisi onu krallar, kraliçeler, devlet başkanları, ressamlar, film yıldızları ve din liderleri arasından 20. yüzyılın insanı seçti.
Onun neler yaptığını az çok biliyorsunuz. Fizik alanında bir devrim yaparak evrenin sırlarını açığa çıkardı. Genel ve Özel Görelilik Kuramları ile Newton’un fiziğini geliştirdi ve doğa yasalarını kusursuz bir biçimde ortaya koydu. Fotoelektrik etkiyi açıklayarak Nobel Fizik Ödülü’nü kazandı.
Ben bugün Einstein’ın o muazzam matematik zekasını, fizikteki başarılarını, Nobel ödülünü falan bir kenara bırakıp onun hayat görüşüyle ilgili birkaç söz edeceğim.
İçindekiler
Einstein’ın Japonya’da Kuryeye Bahşiş Olarak Verdiği 1.560.000 Dolara Satılan Not
Epikür ve Buda’dan Tavsiyeler
Tüketimcilik Kültürü
Einstein’ın Mutluluk Tarifi
Heinrich Böll’ün Balıkçı ve Turist Hikayesi
Kaynaklar ve İleri Okuma:
Einstein’ın Japonya’da Kuryeye Bahşiş Olarak Verdiği 1.560.000 Dolara Satılan Not
Einstein, 1922 yılında Japonya’da bir kuryeye bahşiş olarak bir not verdi. Akademik bir gezi için Japonya’ya gitmişti. Yoldayken 1921 Nobel Fizik Ödülü’nü kazandığını öğrendi. Seyahatine devam etme kararı aldı ve Tokyo’daki Imperial Otel’de duygu ve düşüncelerini kağıda döktü. Odasına mesaj getiren kuryeye para vermek yerine bir kağıt uzattı. Dedi ki: “Bu not ileride çok değerlenebilir.”
Not aslında yazıldığı anda zaten paha biçilmezdi. Fakat illa ki maddi bir değerden bahsediyorsak, evet Einstein’ın söylediği gibi o not bir gün çok değerlendi. Ekim 2017’de Kudüs’te çıkarıldığı açık artırmada tam 1 milyon 560 bin dolara satıldı. Notu satan kişi kuryenin yeğeniydi.
19 Ekim 2017’de çekilen bu fotoğraftaki not, Japonya’da bulunan Imperial Hotel’de Einstein tarafından yazıldı.
Notta Almanca olarak şöyle yazıyordu:
“Başarı peşinde koşmak ve bununla birlikte gelen devamlı huzursuzluğa karşın sakin ve mütevazı bir yaşantı daha fazla mutluluk getirecektir.”
“Bunu Einstein mı söylemiş?” dediğinizi duyar gibiyim. Hayatı boyunca başarıdan başarıya koşan, evrenin sırlarını çözebilmek adına uykusuz geceler yaşayan Einstein.
Evet o söylemiş. 43 yaşındayken…
Belki tam da bu yüzden söylemiş.
Kendini gerçekleştirmeyi başarmış, bilim alanında alabileceği en büyük ödülü almış ve daha yaşarken efsaneleşen bir insanın söyleyebileceği türden bir söz değil mi bu sizce de?
Bence kesinlikle öyle.
Fakat burada Einstein’ı doğru anlamamız lazım. Einstein bu cümlesiyle tembelliğe bir övgüde bulunmuyor. Aksine mutluluğun başarıya, başarının da daha fazla paraya, eşyaya, üne ve statüye endekslendiği günümüzde bize çok değerli bir tavsiyede bulunuyor.
Bize diyor ki: “Azla memnun kalmayan, hiçbir şeyle memnun kalmaz. Başarı ile mutluluk sürekli başarıyı gerektirir. Sürekli başarı da imkansız olduğuna göre, bazen durup dinlenmek ve bulunduğumuz konumun tadını çıkarmak gerekir.”
Epikür ve Buda’dan Tavsiyeler
Epikuros (kısaca Epikür) (d. MÖ 341 Sisam – ö. MÖ 270), Helenistik felsefenin en önemli düşünürlerinden birisidir.
Helenistik felsefenin en önemli düşünürlerinden biri olan Epikür de, 2300 yıl önce benzer bir tavsiyede bulunarak, ölçüsüz bir haz arayışının mutluluktan çok, sefalete yol açacağı konusunda uyarmıştı bizi.
Ondan birkaç yüzyıl önce Buda, daha da radikal bir iddiayla haz peşinde koşmanın sefaletin ve ıstırabın kaynağı olduğunu öne sürüyordu.
Aslında bu düşünürlerin ve bilim insanlarının temelde anlatmak istediği şey aynı. Eğer hazlar geçici ve anlamsız bir takım horm**** faaliyetlerse, sürekli tatmine ulaşmak imkansızdır. Her yeni deneyim sadece daha fazla arzuya sebep olur. Bitip tükenmek bilmeyen bir arayışa girerim. Onlara eriştiğim anda da kolayca yok olurlar. Geçmişte yaşadığım hazların anıları beni tatmin etmeyeceğine göre sürekli yeniden başlamam gerekir. Eğer insanlar gerçek mutluluğa erişmek istiyorlarsa arayışlarını hızlandırmak yerine yavaşlatmalıdır.
Peki bu günümüzde mümkün mü? Hiç sanmıyorum.
Sebebini siz benden çok daha iyi biliyorsunuz.
Tüketimcilik Kültürü
Tarih boyunca insanların çoğu yokluk içinde yaşadılar, dolayısıyla tutumluluk altın kelimeydi. İyi bir insan lüksten kaçınmalı, asla gıdayı ziyan etmemeli, eski kıyafetlerini atıp yenilerini almak yerine yırtıklarını yamamalıydı.
Fakat günümüzde tüketimcilik adeta bir çılgınlık haline dönüştü. İnsanların kendilerini ödüllendirmesi, şımartması, hatta aşırı tüketimden kendilerini hasta edene kadar haz duyması teşvik ediliyor. Artık tutumluluk tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Hazzın peşinden koşmayan bir insan ise en hafif tabiriyle aptal.
Şimdi anlıyor musunuz o hayatlarına özenip ağzımızın suları aka aka izlediğimiz ünlülerin ya da iş insanlarının neden intihar ettiklerini? Çünkü başarı ve haz peşinde koşmanın bir sonu yok ve bir noktadan sonra tükenmişlik sendromuna tutuluyorlar. Eğer olurda bulundukları konumun biraz altına düşerlerse bunu kaldıramıyorlar.
Einstein’ın Mutluluk Tarifi
İşte Einstein tam da bu yüzden kuryeye o bahşişi verdi ve kendisine göre mutluluğun tanımını şöyle yaptı:
“Bir masa, bir sandalye, bir kâse meyve ve bir keman: Mutlu olmak için başka ne istenir ki?”
Einstein müzikle yakından ilgiliydi ve kendisi de keman çalabiliyordu. Onun öznel deneyiminde mutluluk tarifi bu kadar basitti. Bir başka insan içinse bu tarif, kahvenin yanında okunan bir kitap olabilir. Ya da çocuğunun oyun oynamasını seyretmek, göl kenarında bir ev satın almak, en sevdiği yemeği yapmak, gün batımında yürüyüşe çıkmak da olabilir.
Belki aranızdan bazıları geçen paylaştığım videoyu aklına getirip: “Ya daha geçenlerde pes etme deyip, başarmanın azim ve sabırla geldiğinden falan bahsediyordun şimdi ise kalkmış mütevazı bir yaşamdan bahsediyorsun” diyor olabilir. Ve bu iki videonun çeliştiğini de zannedebilir. Fakat aslında ikisi çelişmiyor.
Benim Einstein’ın sözü ile anlatmak istediğim şey, ne istediğimizi bilmemiz ve elimizdekilerin kıymetini anlamamız ile alakalı. Başarı, sadece para ve statü getirdiğinde başarı değildir. İşçi bir babanın çocuğunu en iyi üniversitede okutabilmek için yıllarca fazla mesai yapması da bir başarıdır. Patileri kesilmiş bir kedinin tedavisini üstlenip ona ölene kadar bebek gibi bakan bir hayvanseverin yaptığı da başarıdır. Hayatı boyunca yüz binlerce ağaç dikip, yaşadığı yeri bir cennet bahçesine çeviren çiftin yaptığı da…
Hem de ne başarı!
Heinrich Böll’ün Balıkçı ve Turist Hikayesi
Şimdi dostlarım, Einstein’ın öğüdünün uygulanmış hali olan bir hikâye ile bu videoyu bitirmek istiyorum. Bir balıkçı ve turistin hikayesi. Altını çizerek söylüyorum ki bu bir tembelliğe övgü hikayesi değil. Hayattan ne beklediğini bilen bir balıkçı, sürekli başarı peşinde koşmak yerine sakin ve mütevazı bir hayatın getirdiği mutluluğu yaşıyor. Hikaye şöyle:
Günlük balığını tutmuş olan balıkçı, balıktan dönmüş, eski kıyafetleriyle teknesinde uyuyormuş. Turist onu görünce güzel bir kare yakaladığını düşünerek fotoğraf makinesine sarılmış. Manzarayı kaybetmeden iyi bir fotoğraf çekebilmek için ardı ardına deklanşöre basmış. Ne var ki deklanşörden çıkan sesler balıkçıyı uyandırmış. Sigarasını aramaya başlamış balıkçı. Bunu gören turist bir kare daha alır mıyım düşüncesiyle kendi paketini uzatmış:
“Buradan yakmaz mısınız?”
Balıkçı teklifi geri çevirmeyerek teşekkür etmiş. Turist havadan söz açmış:
“Hava da bugün çok güzel…” demiş. “Birçok balık yakalayabileceksiniz.”
Sabahtan beri balıkta olduğunu, günlük balığını tuttuğunu ve bir daha çıkmayacağını söylemiş balıkçı.
Karşısındakinin elindeki fırsatı değerlendirmemesine şaşırmış turist.
“Ama bugün üç sefer daha yapabilirsiniz” demiş.
Balıkçı sigarasını yakmış ve sormuş:
“Ne için?”
Turist kendinden fikir isteyen yoksul bir insana akıl verecek olmanın gururu içerisinde anlatmaya başlamış:
“Daha çok balık tutarsanız motorlu bir tekne alabilirsiniz.”
Balıkçı aynı soruyu tekrarlamış:
“Ne için?”
Turist:
“Daha büyük tekneler için.”
Balıkçı:
“Daha büyük tekneler ne için?”
Turist balıkçının ilgisini çektiğini düşünmüş. Onu fakirlikten kurtaracak fikirlerini sıralamaya devam etmiş:
“Bir buzhane ve balık fabrikası kurabilirsiniz.”
Balıkçı istifini bozmadan aynı soruyu sormaya devam etmiş:
“Peki, fabrika ne için?”
Turist:
“Zengin olmak için.”
Balıkçı:
“Zenginlik ne için?”
Turist:
“Bir sahil kasabasında balık tutup ailene ve arkadaşlarına daha fazla vakit ayırabilmek için.”
Balıkçı gülümsemiş:
“Ben zaten şu an bu dediğinizi yapıyorum. Sabah balığa çıkıyorum. Öğleye doğru güneşte uyuyorum. Akşama kadar ailemle vakit geçirip, akşam da arkadaşlarımla buluşuyorum.”
Yeni yılda her şey gönlünüzce olsun. Mutlu yıllar!
Kaynaklar ve İleri Okuma:
**** Deus – Yuval Noah Harari
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41744469
https://www.edn.com/einstein-wins-1921-nobel-prize-in-physics-november-9-1922/
yorum Yap