Bir bilgiyi ya da beceriyi öğrenmede ve bu öğrendiğini kullanmada, yaşamın farklı alanlarına transfer etmede karşılaşılan zorlukları “öğrenme güçlüğü” kavramı ile açıklayabiliriz. Hiç de azımsanmayacak sıklıkta karşılaşılan bu durumu, bir engel olarak değil; belli bir alanda çoğunluktan farklı bir algı ve bağlantı kurma biçimi olarak ifade edebiliriz. Burada kritik olan söz konusu farklılığı kabul edip onu, yeni bilgi ve becerileri öğrenmeye açık hale getirmektir. Farklılığı kabul etmek, bu durumun zeka veya motivasyon eksikliğiyle ilgili olmadığı gerçeğini bilmeyi de beraberinde getirecektir.
Öğrenme güçlüğünün nedenleri ise tam olarak bilinmemekle birlikte; genetik faktörler, hamilelik esnasında sigara, alkol veya madde kullanımı, bebeklik döneminde beslenmede ciddi problemler yaşanması ve erken yaştaki bazı psikolojik travmalar gibi unsurların etkili olabileceği düşünülmektedir.
Öğrenme güçlükleri, bir çocuğun okuma, yazarak ifade etme, matematiksel hesaplama, hareket ve denge koordinasyonu gibi becerilerini etkileyebilir. Buna bağlı olarak çocuklar; okuma, yazma, matematik, motor beceriler, işitsel işleme ve görsel işleme gibi alanların birinde veya birkaçında öğrenme güçlüğü yaşayabilir. Her ne kadar pek çok çocuk bu konularda kimi sorunlarla karşılaşabilse de, öğrenme güçlüğüne sahip çocuklar önemli bir çabaya rağmen bu alanların en az birinde, süreğen problemler yaşarlar. Genellikle bir çocuğun öğrenme güçlüğü olduğu, o çocuğun gelişimsel dönemine denk gelen becerileri yerine getirememesi sonucunda fark edilir. Buna göre örneğin; okul öncesi dönemde çizilmiş şekillerin içini boyayabilmeyi öğrenmesi beklenen bir çocuğun dokuz yaşında hala boya kalemlerini nasıl tutacağını bilmemesi ve onlara hakim olamaması, o çocuğun öğrenme güçlüğü yaşadığının bir göstergesi olabilir.
Öğrenme Güçlüğünün Belirtileri
Söz konusu belirtilerin ne kadar erken fark edilip, özel eğitim sürecine ve tedaviye de o kadar erken başlanması çocuk için daha etkili ve hızlı bir yardıma neden olacaktır. Fakat bu belirtileri birçok çocuğun zaman zaman gösterebileceğini unutmamak gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken çocuğun bu becerilere hakimiyeti konusunda, kendi yaş grubundaki diğer çocuklarla arasında tutarlı bir eşitsizlik gözlenip gözlenmediğidir. Öğrenme güçlüğünün belirtilerinden bazıları şunlardır:
Yanlış okumak veya akıcı okuyamamak
Okuduklarının anlamlarını kavrayamamak
Kelimeleri ve harfleri doğru bir şekilde yazamamak
Düşüncelerini kağıt üzerinde organize edememek
Matematiksel işlemleri yapamamak, işlemlerle ilgili işaretleri akılda tutamamak
Yönergeleri anlayamamak ve takip edememek
Söyleneni veya okunanı hatırlayamamak
Zaman kavramını anlamakta güçlük çekmek
Kaleme hakim olamamak, belirli şekilleri boyayamamak
Yukarıdaki belirtiler yalnız öğrenme güçlüğünün değil kimi zaman başka gelişimsel problemlerin veya çocukların bazı olumsuz durumlara karşı geliştirdikleri geçici tepkilerin de göstergesi olabilir. Dolayısıyla bunların öğrenme güçlüğünün semptomları olup olmadığından emin olmak için, bir uzmanın rehberliğine güvenmek faydalı olabilir.
Öğrenme Güçlüğü Karşısında Yapılması Gerekenler
Görüldüğü gibi belirtiler çok geniş bir çeşitliliğe sahiptir ve tek bir öğrenme güçlüğü profili yoktur. Fakat her ne kadar teşhisi çok kolay olmasa da çocuğun öğrenme güçlüğü yaşadığı fark edilir edilmez bir uzmana başvurmak faydalı olabilir. Özel eğitim alanında uzman bir kişiyle çocuğun var olan yetenekleri geliştirilebilir ve zorlandığı alandaki problemler de birlikte ortadan kaldırılabilir.
Tüm bunların yanında, öğrenme güçlüğüne sahip çocukların kendini ifade etmede ve diğerlerini anlamada birtakım zorluklarla mücadele ettiğini unutmamalıyız. Bu durum onlarda düşük benlik saygısı, içe kapanma veya hayal kırıklığı oluşmasına neden olabilir. Zaman zaman yaşadıkları güçlükler onları akran zorbalığına maruz bırakabilir.
Kısacası, uzman kişilerin yanında ailelerinin ve yakınlarının desteğine ve sahip oldukları güçlü özelliklerin o kişiler tarafından takdir edilmesine ihtiyaç duyabilirler. Bu destek bir yandan çocukların akademik becerilerini geliştirmelerini teşvik ederken; diğer yandan hayat boyu başarı ve mutluluğun kaynağı olan sosyal ve duygusal bağlarını da besleyecektir.
yorum Yap